Seçim ekonomisi nedeniyle baskılanan dövizin, geçen seçim sonrasında hızlı yükselişi, 31 Mart Seçimleri sonrasına ilişkin kaygıları ve beklentileri de belirliyor. Özellikle küçük tasarruf sahipleri, ellerindekinin değerini korumak için ne yapmaları gerektiği konusunda endişeli bir arayış içindeler.
Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, dövizin geleceğine ilişkin öngörülerde politika faizinin ve seçim öncesi döviz kurunun önemli bir etken olduğunu belirtti. Aktaş’a göre, yüksek politika faizi ve dövizin zaten belli bir artışa ulaşmış olması nedeniyle, seçim sonrası çok büyük bir değişiklik beklenmeyecek. Ancak, ekonomi yönetiminin bir U dönüşü yapması olasılığını da dile getiren Aktaş ” “Bu politika işe yaramadı, faizi artırdık yine olmadı, biz eskiye dönelim” gibi bir karar gelirse, o durumda şimdiye kadar söylediğim her şeyi unutun!” diye yazdı.
Alaattin Aktaş’ın “Döviz (normal koşullarda) seçimden sonra geçen yılki oranda artmaz!” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Siyasetçinin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı bir karar alma mekanizması ve ekonominin gereklerine göre hareket edememe sorunu…
Yabancı yatırımcı çıktığı an başlayan panik, bu yetmezmiş gibi Türk parasında kalanların sürekli cezalandırıldığı bir düşük faiz saplantısı ve bunun sonucu zaman zaman iyice depreşen dövize yönelme…
Dövize hücum edilmesi sonucu kurun yükselmesi, kurun yükselmesiyle dövize yönelmenin hızlanması; tam bir kısır döngü…
Ve siyasilerin ters teptiği kaç kez görüldüğü halde ısrarla dile getirdikleri ‘Dövizle oynayanın eli yanar’ türü söylemler…
(…)
Geçen yıl seçim öncesindeki artış sekiz ayda yüzde 7.68, bu yıl yine sekiz aydaki artış yüzde 21.22.
Bir kere seçim öncesindeki kur artışında geçen yılın çok çok ötesine geçilmiş, neredeyse 1’e 3 gibi bir artış gerçekleşmiş. Dolayısıyla seçim sonrasına hızlı bir artış gerektirecek tortu bırakılmış değil.
Kur artışında tabii ki o dönemin enflasyonuna da bakmak gerekir ve geçen yılki seçim öncesinin sekiz ayındaki artış yüzde 24, bu dönemde ise (mart ayını yüzde 4 olarak varsayarsak) artış çok daha yüksek, yüzde 45-46 dolayında. Ama son sekiz ayın enflasyonunda 2023 seçiminden sonraki iki ayda, haziran ve temmuzda yaşanan hızlı kur artışı büyük etken.
Zaten tüm hesapların bozulmasına yol açan da geçen yılki seçim öncesinde baskılanan ve bundan dolayı seçimi izleyen iki ayda ortaya çıkan yüzde 34’lük kur artışı.
Beklenti doğuran da bu
‘Kur şimdi baskı altında tutuluyor, seçimden sonra artacak’ algısının pekişmesine yol açan da geçen yılki bu rekor oran. Tamam, kur bu yıl da baskı altında, bu baskılama eğilimi son birkaç haftada çok daha fazla arttı ama kur yine de geçen seçim öncesine göre çok daha hızlı artıyor.
İşte seçim öncesinin oranları ortada…
Dolayısıyla 31 Mart’tan sonra normal koşullarda, altını çize çize bir kez daha belirtelim, normal koşullarda, geçen yılki gibi bir artış beklenmez.
Ama seçimin ardından siyasetten ’Bu politika işe yaramadı, faizi artırdık yine olmadı, biz eskiye dönelim’ gibi bir karar gelirse, o durumda şimdiye kadar söylediğim her şeyi unutun!”
(EKONOMİ SERVİSİ)